BİRBİRİNDEN İLGİNÇ VE NEŞELİ FIKRALAR-2

DARILDIN MI?

Dursun Temel'i maça götürmüş. Fakat aynı tribünde yer bulamadıkları için karşılıklı tribünlere düşmüşler. Temel oturduğu yerden suratını ellerinin içine alarak, karşıki tribünde oturan Dursun'a avazı çıktığı kadar bağırıyormuş:

-- Tursuuun! Tursuuun! Tursuuun!

Fakat bir türlü sesini duyuramıyormuş. Aradan zaman geçmiş. Temel yine ayağa kalkmış ve yine bağırmaya başlamış:

-- Tursuuun! Tursuuun! Tursuuun!

Yanında oturan, "Kardeşim ne bağırıyorsun. Al şu dürbünü arkadaşına bak!" demiş. Temel dürbünü gözlerine götürmüş; birde ne görsün, Dursun önünde duruyor. Sesini oldukça kısarak seslenmiş:

-- Tursun! Bana darıldın mı, niye cevap vermiyorsun?

ASMAK

Dursun evinden çıktığında birde bakar ki komşusu Temel kendini belinden ağaca asmış halde duruyor. Hemen gidip ipi ağaçtan çözer. Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar :

-- Ha sen ne yapayudun öyle?

-- Hiç kendimi asaydum...

-- Ha uşağum, penum pildiğum insan poynundan asılayi.

Temel üzgün ve çaresiz bir halde komşusu Dursun'a baktıktan sonra cevap verir :

-- Ben de öyle yapmişudum. Ama ipu poynima pağladığum zaman bi türlü nefes alamayrum.

ADAMI GÖZÜMÜN ÖNÜNE GETİRİRİM

Arkadaşı Karadenizliye sormuş:

-- Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?

-- Ben kendi kendime konuşmam, demiş karadenizli. Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum.

AKŞAM SERİNLİĞİNDE

Bir mecliste konuşulurken, Amerikalı :

-- Biz Mars'a gideceğiz, demiş. Alman :

-- Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş. Fransız :

-- Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.

Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için :

-- Biz de güneşe gideceğiz, demiş.

-- Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar.

Karadenizli gülümsemiş :

-- O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz.

ANLAMLI ANLAMLI

Karadenizlinin biri hemşerisine anlatıyor :

-- Dün belediye otobüsüne bindim; yan koltuktaki adam bilet almamışım gibi bana anlamlı anlamlı baktı.

-- Sen ne yaptın?

-- Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım.

ARKADAŞIN OLDUĞUM İÇİN Mİ?

Adamın biri karadenizli arkadaşına "eşek" demiş. Karadenizli sormuş :

-- Eşek olduğum için mi arkadaşınım; yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?

AŞAĞISI BİR İŞ DÜŞÜNÜYOR

Karadenizliye sormuşlar :

-- Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor?

-- Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyorda ondan, demiş Karadenizli.

ATATÜRK 39 YAŞINA BASTI

Karadenizliye öğretmeni sormuş :

-- Söyle bakalım, 1881'de ne oldu?

-- Atatürk doğdu öğretmenim.

-- Peki, 1920'de ne oldu?

-- Atatürk 39 yaşına bastı öğretmenim!

BANA GÜVENMEYİN

Gazetede şöyle bir ilan çıkmış : "Bir müdür aranıyor. Yüksek tahsilli, İngilizce ve Fransızca bilen, askerliğini yapmış, 30 yaşından gün almamış, boyu 1.85'den yukarı ve bekar olması gerekir... Temel başvurmuş :

-- Ben demiş, yüksek tahsil şöyle dursun ilk mektebi bile zor biturdum. İnciluzce de Firansizca da bilmeyrum. Yaşım 45'den yukarı, boyum 1.67...

-- Eeee, demişler. Ne demek istiyorsun? Temel gayet ciddi :

-- Bu ilanı verduğunuz müdürlük işi var ya, ha bu iş için bana güvenmiyesunuz demeye geldim...

BUZDOLABI

Eve geç saatte zilzurna sarhoş gelen Temel, yatmadan önce tuvalete gider. Daha sonra yatak odasının ışığını yakar kapıya dayanır. Gözleri kamaşarak uyanan Fadime'ye :

-- Ula kari der, sana helal olsun. Sen Trabizon'un en iyi karisusun. İltifata alışık olmayan Fadime :

-- Ne oldi herif nereden icabetti bu laflar?

-- Daha ne olsun. Biraz önce tuvalete su dökmeye gittum. Tuvaletin kapisuni ne güzel yaptirmişsun öyle, kapiyi açunca elekturuk kendiluğundan yanayi, deyince, Fadime yataktan fırlar ;

-- Ula herif sen buzdolabuna işedun daa!

ÇAY ELİNDEN ÖTEYE...

Venedikte deney yapan bilim adamları insanların beyninden parça alarak etkisini görmek için söyledikleri kelimelere bakıyorlar. Bir İtalyan kobay başlıyor :

-- Huano mito. Beyninden biraz parça alıyorlar tekrar başlıyor :

-- Huano mi. Biraz daha parça alıyorlar :

-- Huan. Beyninin son parçasını alıyorlar ve adam başlıyor :

-- Çay elinden öteyi gidelim yali yali.....

ÇEVRECİ TEMEL

Sabahın erken saatinde avdan dönen Temel, kayığını kıyıya çektikten sonra balıkçı kahvesine doğru yürür. Kahvedekiler yalnızca sağ ayağı dizine kadar ıslak olan Temel'e sorarlar :

-- Ula, balık vuriy mi? Temel :

-- Yok yahu ne gezer.

-- Madem baluk vurmayi ayağın niye dizine kadar islandi. Temel küçümseyerek yanıtlar :

-- Uşağum, haçan denizde sigara içeyrim. İzmariti suya atınca basıpta söndirmeyecek miyum oni?

DOKTOR YEDİM SENİ!

Temel hastalanmıştı. Doktora gitti. Doktor Temelin tedavisinin her gün parmaklanmak olduğunu söyledi. Temel bunu kimseye anlatamayacak kadar utandığı için mecburen her gün doktora gidip orada tedavi oluyordu. Bir gün doktoru yerinde bulamayınca eve gidip durumu utana sıkıla karısına anlattı. Karısı Doktoru taklit ederek ona tedaviyi yapabileceğini söyleyince Temel tedaviyi tarif etmeye başladı :

-- Karıcığım sol elini sol omzuma koy.

-- Tamam.

-- Sağ elinide sağ omzu...????!!!! Temelin jeton düştü :

-- Uyyyy Doktor yedum senu....

ELEKTRİK RİCA EDİYORMUŞ

Bir Fransız, bir İngiliz ve bir Karadenizli idama mahkum edilmişlerdi. Üçüne de son arzularını sordular :

-- Giyotinle mi idam edilmek istersiniz, elektrikli iskemlede mi, yoksa gaz odasında mı? Fransız :

-- Ben giyotinle idam edilmek istiyorum, dedi. Hemen giyotini getirdiler, adamı uzattılar. Sonra da bıçağı olanca hızıyla bırakıverdiler. Ama o da ne! Bıçak tam adamın kafasını uçuracakken, son anda birden duruverdi! Belli ki bir bozukluk olmuştu. Bıçağı kaldırıp bir kez daha bırakıverdiler. Bıçak yine aynı yerde tutukluk yapıp durdu. Bir daha bıraktılar. Yine durunca, çaresiz kalıp adamı affettiler. Sıra İngiliz'e geldi. O da giyotinle idam edilmek istedi. Bıçak yine aynı yerde durmasın mı! Üç kez tekrarlandıktan sonra İngiliz'i de affedip idam etmekten vazgeçtiler. Sonra sıra bizim Karadeniz'liye geldi :

-- Ha benim ciğerim rahatsızdır, gaz odasi almayayım, dedi Karadenizli. Ha bu sizin giyotin de bozuktur galiba... Onun için elektrik rica edeceyum...

FEMİNİST

Temel önde, Fadime arkada çarşıya inmektedirler. Fadime sırtındaki sepet bir yana Temel'in ceketi ve şapkasınıda elinde taşımaktadır. Onların bu halini gören okumuş biri sorar :

-- Bu vaziyetinden utanmıyor musun? Sen önde hanımın arkada?... Temel yanıtlar:

-- Hemşerum niye utanacağumişim? Her paşarili erkeğun arkasinda bir kari vardur demeyi misiniz siz? Pen başarili bir erkeğum.

FİRAR

Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık rahatsızlanmakta haftada bir doktora gitmektedir. Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir. Bir gün bacağı, sonra kolu, eli... Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülümseyişle :

-- Uy! hemşerum sanmaki anlamayirum. Bağa öyle geliyi ki galiba sen kisim kisim firar edeysun...

GÖREMİYORUM Kİ !

Temelle Dursun ormanda yürüyorlar, bir ara Temel Dursun a sesleniyor :

-- Dursun ormanın güzelliğine bak. Dursun:

-- Ağaçlardan göremiyorum ki.

FIKRALARIN DEVAMI


SİZİN BİLDİĞİNİZ BÖYLE İLGİNÇ VE NEŞELİ FIKRALAR VARSA BANA E MAİL YOLUYLA ULAŞTIRIRSANIZ SAYFAMDA YAYINLARIM. GÜLMEYE İHTİYACIMIZ VAR BUNLARI HEP BERABER PAYLAŞALIM.