SARUHANLI'YI TANIYALIM |
COĞRAFİ KONUMU:
Saruhanlı
düz ve verimli bir ova olan Gediz ovasında yer alır, Gedizin önemli bir kolu
olan Kumçay'ı ilçenin kenarından geçer İlçe Ege'yi İstanbul'a bağlayan İzmir-İstanbul
karayolu üzerindedir Manisa ya 19 KM Akhisar a 33 km uzaklıktadır İlçenin yüz
ölçümü 890 km2 Denizden yüksekliği 43 m.dir İlçede Akdeniz iklimi
mevcuttur.
EKONOMİ: Halkın baş1ıca geçim kaynağı tarımdır.
Toprak sahipleri tarım yaparken, toprağı olmayanlar da bu sektörde işçi
olarak çalışmaktadır Hatta hasat zamanlarında dışarıdan mevsimlik tarım
işçisi gelmektedir. Verimli toprak, uyumlu iklim, gübreleme ye sulama imkanı,
çiftçilerin bilinçli çalışmaları ile birleşince bölgede ortaya polikültür
bir tarım ortaya çıkmaktadır. Yetiştirilen ürünler içinde tütün,
pamuk, çekirdeksiz
kuru üzüm ve zeytin önemli yer tutmaktadır. Toplam 59.801 hektar tarım
arazisinin 14.350 hektarında sulu, 45.551 hektarında kuru tarım yapılmakta dır.
1. ve 2.sinif arazilerde üzüm, pamuk, mısır ve domates ziraati 3.4 ve 5.sınıf
arazilerde hububat, tütün ve zeytin ziraati yapılmakta dır. İlçede yetiştirilen
ürünlerin miktarları ekiliş alanlar, birim verimleri aşağıda çıkartılmıştır.
ÜRÜN ADI |
ÜRETİM ALANI (dekar) |
VERİM ÜRETİM (Dk I Kg) |
ÜRETİM(Ton) |
Tütün |
170000 |
65 |
11.000 |
Pamuk |
110.000 |
300 |
33.000 |
Hububat |
90.000 |
300 |
27.000 |
üzüm (Kuru |
49.000 |
400 |
19.600 |
Sebze - Meyva |
7.000 |
3500 |
24.500 |
Zeytin |
430.000 (Agaç |
35 |
15,000 |
ilçede yukarıda yazılı ürünlerin dışında susam, ayçiçeği,
meyva, karpuz, kavun, cayır mera ve yem bitkileri de üretilmekte dir
İlçede sanayi son yıllarda hızlı bir gelişme eğilimi
göstermektedir. özellikle son iki yılda bir konserve fabrikası, bir iplik
fabrikası ve bir üzüm işletmesi hizmete açılmış dır üretilen ürünlerin
%90' lık kısmı ihraç edilmektedir
Özellikle kuru üzüm ihracatı ilçe için önemli bir
gelir kaynağıdır Bölgenin en kaliteli üzümünü yetiştiren Saruhanlı'da
sulanabilir toprakların ancak %30'unda bağcılık yapıldığı hesaplandığında
ilçenin bağcılığın geleceği acısından ülke için önemli bir
potansiyel olduğu görülmektedir İlçede 10 çırçır fabrikası, 3 çırçır
evi olup, pamuk Tariş ve özel sektör tarafından üreticiden alınmaktadır Bölge
önemli bir pamuk üreticisi olmasına karşın, ilçede bugüne kadar pamuğu
iplik yapan bir iş1etme bulunmamakta idi. Ancak şu anda topraktan tüketiciye
sürekli kalite felsefesi ile üzün piyasasında gelişen Pagmat, aynı
felsefeye bağlı olarak, 30.000 iğlik modem bir iplik fabrikası kurulmuştur
en son teknoloji ile kurulan fabrikada yılda 500 tona yakın ceşit1i karışımlarda
iplik üretilecek ve 200'ün üzerinde istihdam sağlanmaktadır
İlçede uzun süreden beri faaliyet gösteren Pagmat üzüm
işletmesinden sonra yeni olarak Osman Akça üzüm işletmesi de faaliyete geçmiştir
İlçede Tariş'e ait 1 Pamuk Tarım Satışı, 1 Üzüm
Tarım Satışı, 1 Esnaf Kefalet, 13 Tarım Kredi, 1 Tüketim, 3 Taşıyıcılar
Kooperatifi bulunmaktadır Ziraat Bankası, İş Bankası, Halk Bankası ve Akbank olmak üzere
4 banka şubesi ilçede faaliyet göstermektedir
Her hafta Salı günleri ilçe merkezinde pazar kurulmaktadır İlçede önemli
ölçüde orman varlığı bulunmakta olup, ormanların çoğunu genç ormanlar
oluşturmaktadır. Tütünün bir kısmı Tekel, bir kısmı da tüccar tarafından
alınmaktadır Üreticinin elinde tütün dahil hiçbir bir ürün kalmamaktadır.
İlçede
10 adet zeytinyağı fabrikası vardır. Bölgede üretilen zeytinin %70'i yağlık,
%30'u ise sofralık olarak değerlendirilmektedir İlçede Ab-Ad başta olmak üzere
20'ye yakın tarım aletleri üreten atölye bulunmaktadır Saruhanlı
Belediyesi ilçede sanayi yatırımlarının artması ve ovaya düzenli yerleştirilmeleri
ile, ticaretin gelişmesi için önemli çalışmalar yapmaktadır Belediye ilçe
merkezi ile Kumçay arasında kalan mevkiyi Organize Sanayi Bölgesi olarak
plana aktarmıştır Ayrıca ilce merkezinde ticari alanlar çoga1tı1mış,
ilce tarihinde ilk kez ada düzenlemesi yapılarak, yeni caddeler açılmış, bütün
çarşının altyapısı tamamlanmış, üst yapısı da baştan aşağıya
yeniden düzenlenmektedir. Bugüne kadar özellikle ticari acıdan Manisa ile
Akhisar arasına sıkışıp kalan Saruhanlı'da son 3 yılda ticaret hızla
gelişmeye baş1amış ve tarımdan sonra ikinci geçim alanı haline ge1miştir
Bu hızın, yapılan yeni dükkanlarla giderek artacağı gözlenmektedir İlçede
eskiden, çevre ilçelere göre kültür ırkı yönünden kalabalık ve randımanlı
hayvancılık yapılırken, süt fiyatlarının düşük olması, yem fiyatlarındaki
artiş1ar, mera ve otlakların tarıma açılan topraklar nedeniyle azalması
hayvan sayısının son yıllarda azalmasına yol açmıştır. Ancak yine de
yerli sığır üretimi terkedilmekte ve kültür ırkına geçilmektedir. İlçedeki
hayvan varlığı aşağıya çıkarılmıştır. (Rakamlar 1996 yılı sonuçlarını
yansıtmaktadır.)
Cinsi |
Sayısı |
İnek |
3600 |
Büyükbaş hayvan diğer |
1200 |
Koyun |
18000 |
Keçi |
7300 |
Küçükbaş hayvan diğer |
7900 |
Yumurtalık tavuk |
70000 |
Etlik Tavuk |
380000 |
İlçe Tarım Müdü1üğümüzce yapılan suni tohumlama
calışmaları sürmektedir.
Üreticiler ürettikleri sütleri genellikle piyasadan en büyük
alımları yapan Pınar Süt ve Mis Süte satmaktadırlar. İlçede tavukçuluğun
önemli ölçeklere vardığı da söylenebilir. Bütün kasaba ve köylerin
tapulama işlemleri tamamlanmıştır.
İlçede 1997 yılı ortası itibari ile 3359 vergi mükellefi
bulunmakta olup, 1996 yılında tahakkuk ettirilen toplam vergi miktarı
532.359,847.000 TL., tahsil edilen toplam vergi miktarı ise 478.450,963.000 TL~
dır.
NÜFUS: İlçenin toplam nüfusu 72,093 , bunu 12,977
merkezde yaşamaktadır
İDARİ DURUM: İlçeye bağlı 13 kasaba, 290 köy
vardir.Halitpaşa, Mütevelli, Koldere, Alibeyli, Büyükbe1en,Nuriye, Hacırahmanlı,
İshakçelebi,Gökçeköy,Paşaköy,Gümü1ce1i, Dilek ve Kumkuyucak kasabalarından
oluşan 13 Belediye ile Türkiye'de en çok Belediyesi olan ilçelerden biridir.
İlçede bütün yerleşim yerleri birbirine yakın ve toplu olup sadece
Bedeller Köyü ne bağlı olarak Asaklar Mezrası vardır.
SARUHANLI TARiHi: Saruhanlı'nın
kesin kuruluş tarihi bilinmiyorsa da (1313-1437) Saruhan Beyliği döneminde
kurulduğu düşünülmektedir. Bölgeye ilk yerleşen1er göçebelik geleneğinden
geliyordu. Ama giderek yerleşik yaşama alıştılar ve toprağa bağlandılar.
Tarımla uğraşmaya başladılar. 1437'den sonra bölgede Osmanlı yönetiminden
düzenli bir yaşam başladı. 17. Yüzyıldan başlayarak Saruhan Sancağının
Karaosmanoğlu ailesinin nüfusuna girmesine değin yöre halkı eşkiyaların
baskısıyla sürekli tedirgin yaşadı. Eşkiyalar köyleri basıyor, yiyecek,
giyecek ve hayvanları toplayıp yaşadıkları dağlara dönüyorlardı. Eşkiyaların
dışında bölgenin gelişmesini engelleyen yangın, bulaşıcı hastalıklar,
kuraklık Gediz Nehrini ve Kumçayı'nın taşması ile oluşan doğal afetler
de bölgeden hiç eksik olmadı.
Sevr antlaşmasından sonra Yunanlılar önce İzmir'i,
sonra da (26 Mayıs 1919) Manisa'yı işgal ettiler. Saruhanlı'ların büyük
direnci yüzünden, Saruhanlıya ancak 14 ay sonra 1920 Haziranında girebildiler.
7 Eylül 1922 'de
BİR ÖYKÜ
İşgalden önce Saruhanlı İlçe merkezi
bugünkü Saruhan mahalesinin olduğu yerde kurulmuş 100 hanelik bir köy idi,Yılmaz
Mahallesi Yılmaz (tatar) köyü olarak bilinen oda yaklaşık 100 haneden oluşan
bir köydü aralarında büyükçe bir mera yer almakta idi. İlçe nüfusunun
çoğunluğu Türklerden oluşuyordu 3-4 hane kadar Rum vardı Yılmaz köyünde
ise azınlık yoktu diğer taraftan Saruhanlı hudutları içinde bulunan hocalı
(Papazlı)Mütevelli Koldere köyleriyle Manisa merkezine bağlı Karaağaçlı
köyünde Rum ahali çoğunlukta idi İlçemizin kır kesiminde köylerde ise Türkler
bulunuyordu.
İşgal öncesi ilçe halkı kendi halinde
sakin bir hayat sürüyor, civardaki Rum ahali ile yanyana barış ve huzur içinde
yaşıyorlardı.
İlçe halkının geçimi hayvancılık ve
tahıl ziraatına bağlı idi. Genç nüfusun kısa aralarla sık sık silah altına
alınması ve uzun süre askerlik yapmaları nedeniyle tarım çalışmalarına
istenilen ölçüde katılamıyorlar,belli bir işte tutamıyorlardı. Bu
nedenle halk fakirdi. Türk ahali arasında esnaf sanatkarda yoktu ve yeterli
bir eğitimde göremiyorlardı.
Rumlar ise askerlik yapmadıkları için
kendi işleriyle daha yakından ilgilenme fırsatı bulabiliyorlardı. Bu
nedenle Rumlar tarım ve ticarette zenginleşmişler di çevredeki bağ ve bahçelerin
çoğunluğu rumlara aitti hatta
Mütevilli’den çevre köylerin sebze
ihtiyacını dahi karşılıyorlardı. Rumlar ve yerli Türkler çok iyi bir yaşantı
için dost olarak yaşıyorlardı.
Bu durumlara ilk tepki bu günkü çarşı
camiinin sağ yanındaki mahalle mektebinin öğretmeni Nevrekoplu Sabri
efendiden geldi. Öğrencilerine ve ahaliye rum esnaftan alışveriş yapmamalarını
öğütlüyor bizzat bu durumu yakından takip ediyordu. Yerli halka ticaret ve
sanatla uğraşmalarını telkin ediyordu.
Osmanlı devleti, daha balkan harbinin
yaraları sarılmadan birinci dünya savasına girdi. Seferberlik ilan edildi.
İlçemizin en gözde delikanlıları vatan savunması için çeşitli
cephelerde çarpışmak üzere silah altına alındılar. Savaşın sonunda müttefik
devletler yenildiği için Osmanlı devleti de yenik sayılıyordu 30.Ekim.1918
de Mondros mütarekesi yapıldı. Türk ordusu tehris edildi. İlçemizden
giden gençlerin büyük bir kısmı şehit olmuşlardı. Geri dönenlerde
tekrar milis kuvvetlerine katıldılar.
Osmanlı devleti Mondros tan sonra Sevr
Antlaşmasını imzalamaya zorlandı. Bu antlaşmanın 7.maddesine göre düşman
lüzum gördükleri yerleri işgal edebileceklerdi. Bu fırsatı kaçırmayan
Yunanlılar 15.Mayıs.l9l9 da güzel İzmir’imize ayak bastılar. Bu işgalle
beraber ilçemizde Türklerle yıllarca yan yana barış içinde birlikte yaşayan
Rumların davranışlarında değişiklikler ortaya çıkmaya başladı. Büyük
bir şımarıklık içinde Türklere karşı cephe alarak onlara baskı yapmaya,
onların can, mal ve namuslarına saldırmaya başladılar. Civardaki rum gençleri
işgalci Yunan ordusuna asker oluyor ve onlara yol gösteriyorlardı. Bu durum Türkler
arasında büyük bir tepki ile karşılanıyor, milli mücadele için yepyeni
bir ruhun oluşmasına neden oluyordu.
İzmir’e giren Yunanlılar yayılma ve işgal
politika gereği Ayvalık, Aydın ve Manisa ya doğru üç koldan ilerlemeye başladılar.
Menemen boğazı ve Sabuncu belli geçidi üzerinden 26.Mayıs.1919 Pazar günü
Manisa’ya girerek işgal ettiler. Bunun üzerine Manisa merkezindeki
vatanperverler taşraya akın etmeye başlamışlar, dalga dalga köylere ve ilçelere
dağılarak halkın kendi kaderini eline alması için teşkilatlar kurulmasına
yardım ettiler. Manisaya çok yakın olan Saruhanlı ve çevresinide bu vatan
sever isimsiz kahramanlar ziyaret edilmiş ve mahalli çapta teşkilatlanma başlatılmıştır.
Halitpaşa ilk defa halkı teşkilatlandırma
çabasında bulunmuştur. Halitpaşa'yı çiftliğinin rum köylerine yakın
olması onu civardaki köyleri uyarmaya zorlamışdır..
Daha sonra ilçeye gelen Dere köylü
Mehmet bey mahalli çete teşkilatlarını kurmaya başladı.
Dereköylü Mehmet beye yardım ederek
Kuvay -i milliyenin mahalli gelişmesine hizmeti dokunanlar, Şerif ağa, Hacı
Kara Hüseyin, Hasan Çavuşoğlu, Halil ağa ve Nifli Halil efendilerdir. Yılmaz
köyünden Arap Apti ile öküz Mehmet milliyetçi çete başı Dere köylü
Mehmet beyle temas halindeydiler. Bunlara isimlerini tesit edemediğimiz
isimsiz kahramanları ilave etmemiz gerekir. Gerek içerdekiler gerekse dışarıdan
gelen kuvay-ı milliyeciler köyün eşrafından Hasan çavuş oğlu Halil ağa
tarafından doyurulmuşlardır. İlçemizdeki kuvay-ı milliyeciler Akhisar'daki kuvayı milliyecilerle devamlı temas halindeydiler.
İşgalci Yunanlılar ilk defa civardaki
rumların çoğunlukta oldukları Karaağaçlı Mütevelli ve papazlı köylerine
karargah kurudular, kendi kuvvetlerini yeterli görmeyen Yunanlılar rum gençlerini
de silah altına aldılar
Yunanlılar Haziran ayının ilk haftasında
Tirkeş boğazında Akhisar çeteleri tarafından yolları kesilince teretdüte
düşerek ilk çıkış noktası olarak karahgahlarına dönmek zorunda kaldılar
ve orada cephe tuttular. Bu olaylar sırasında kuvayı milliyeciler Koyuncuda
alay karargahını kurdular. Kurulan alayın amacı düşman ilerleyişini
engellemek, Türk köylerini savunmak ve gerideki kuvvetlerimize zaman kazandırmaktı.
Kurulan alay ilk iş olarak asker yazmaya başladı. Sivil halk gönüllü
olarak bu alaya yazıldılar. Alayın silah ve cephane ihtiyacı İstanbul dan
Akhisar yoluyla temin ediliyordu. Alay kuruluşunu tamamladıktan sonra düşman
karargahlarına ve rum köylerine karşı cephe tutmaya başladı. Koyuncudaki
alayın kurulan cephelerle telefon bağlantısı sağlandı. Alayında ikinci
bir kuvveti de Belen deydi. Orası ile de telefon bağlantısı vardı. Koyuncu
alayındaki santral 6 abonelikti geride Akhisar daki komutanlığa bağlıydı.
Telefonun başında Nuriye’li Tunalı Osman vardı. Koyuncuda uzun süre
kalarak alayın kuruluşunda etkin rol almıştır. Koyuncu alayı düşmana karşı
şu cepheleri tutmuştu.
Saruhanlı ve Yılmaz çephesi
Bu cephenin kuvayı milliye kumandanı Dere
köylü Mehmet bey Askeri komutanı ise Binbaşı Muharrem beydi. Hulisi bey,
ön yüzbaşı ve makineli tüfek komutanı Ahmet bey Astsubay Abdulkadir,
ihtiyat zabiti Gözletli Hasan efendi cephenin etkin kişileriydi.
Paşaköy cephesi
Bu cephenin başı Nasuh hoca.
Sarıçam cephesi
Burada Karaosman oğullarından süvari yüzbaşısı
Bekir ağanın Osman.
Hacırahmanlı cephesi
Dereköylü Mehmet efendi Saruhanlı’ya
yakın olduğu için bu cepheyide idare ediyordu.
Nuriye cephesi
Kumkuyucaklı Hüseyin bey.
Büyükbelen cephesinde
Arnavut Nezih bey bulunuyordu.
Bu çeteler arasında Dere köylü Mehmet
bey Akhisar müfrezesi başı yarbay Sabri beyle devamlı temas halinde idi.
Bu bölgede cepheler oluşturulduktan
sonra Mareşal Feyzi çakmak bir İngiliz genaraliyle beraber cepheleri teftişi
için koyuncu köyüne gelmiş idi. İngiliz generali "Yunan ordusuna ne kadar
dayanacaksınız?" diye sorduğunda Feyzi Paşa "kanımızın son damlasına
kadar savaşacağız" diye cevap veriyor.
Yukarıda arz edilen cepheler kurtuluş gününe
kadar mücadele etmişler ve düşmanın Manisa’dan sonra rahat ilerlemesine
engel olmuşlardır. Çete savaşları şeklinde devam eden mücadelenin en güzel
örneklerini Saruhanlı merkezinin güneyinde yer alan çiftliğinde Karaosmanoğulları’ndan
Halit paşa 23.Haziran.1919 da 30 ila 40 arkadaşıyla beraber çiftliğe yerleşmişler.
Halit paşa büyük bir vatanperverdi. Kendisini köylülerde çok severdi. Bu
nedenle kendisini sevenler etrafına kenetlenmiştir. Bir gece çiftliği bir
Yunan taburu tarafından sarıldı. Uzun ve kanlı çarpışmalar yapıldı
arkadaşları Halil paşaya "Çekilelim" dediklerinde “Ben düşmana arkamı
dönmem”diyor ve cephanesi bitinceye kadar savaşmış, şehit düşmüştür.
Halit paşanın şehit edilerek başının kesilişi Türkler tarafından
nefretle karşılandı.
Bundan sonra çete muharebeleri bütün şiddetiyle
ve Köylerden çetelere katılanların sayısı da hızla artı. Karaağaçlı
Beydere ve Tilki köyünde cephe kuran düşman kuvvetleri Haziran ayının son
haftasında Yılmaz(Tatar) köyüne saldırıya geçti. Yılmazda cephe
kurulması bu tarihe rastlar. Yılmaz’a saldırı olacağı halka duyuruldu.
Kuvayı milliyeci Dereköylü Mehmet ve çeteler Yılmazın Üst Kısmını
Tuttular.
Çetelere Yılmazdan Katılanlar Şunlardı
Arap Apti, Öksüz Mehmet, Kör Şaban, İncenin
Halil, İbrahim Tüysüz, Ahmet Berber, Mehmet Uzun, Hasan Koca, Hasan Veli, Dayının
Osman Çakır, Halil Araplının Mustafa’nın Mehmet Sivaslı Mehmet Ali,
Ethem'lerin Ahmet, Çeliklerin Mehmet Ali, Tüysüzlerin Kara Aslan , Hüseyin,
Cin Ali’nin Mehmet, Öksüz Mehmet’in Oğlu Nuri, Ali Oğlu Mustafa Arap
Cemal, Ahmet Çavuş ,Kara Hocanın Osman,
Çeteler yavaş yavaş kuvvetleniyor'du.
Sayıları böylece 300 ü bulmuştu.
Köyde toplanan çetelerin piyade tüfekleri
ve de iki makineli tüfekleri vardı. Makineli tüfeğin biri köyün üst kısmına
yerleştirildi. İdaresi Aydın’lı Hurşit Çavuş’a verildi. Diğer
makineli tüfek köyün alt kısmına yerleştirildi, burada makineli tüfeği
Kapaklılı Ali Çavuş idare ediyor, şeritçiliğini Paşa köylü Musa yapıyordu.
Makineli tüfekler Yüzbaşı Abdülkadir kumanda ediyor, Piyadelerin kumandası
ise; Yüzbaşı Sakaryalı İbrahim Beydi. Çetenin başı Dere köylü Mehmet
Beydi. Hafız Bey minareden düşman hareketini izliyordu.
Çatışma Yılmaz Köyünden Uzun Hasan’ın
Arap mevkiinde şehit edilmesiyle başladı, karşılıklı siperlerden ateş
durmadan devam ediyordu. Zaman zaman düşman Yılmaz istihkamlarını ele geçirme
saldırıları yapsa da bunlar çeteler tarafından püskürtülüyorlardı. Yılmaz
cephesi bu saldırılara yılmadan dayanıyordu. Düşman takviyesini durmadan
arttırıyordu
İstikamda ki çeteler zor durumda kalırlar,
telefondaki şahıs Koyuncuda ki alaya durumu şöyle iletir.”Çok zor
durumdayız, istikamlar sıkıştı, alt taraf dan düşman gelmeye başladı”Çekiliyoruz”
der ve verilen emre göre kuvvetler Saruhanlı’ya çekilerek mevzilenir. Çekilirken
Yılmaz’dan Öksüz Mehmet’in Nuri vurulur. İstihkamlardan çetelerden
vurularak çok şehit verilir. Bunlardan isimleri tespit edilenler şunlardır;
Arap
Cemal, Arabacı Hüseyin, Ali oğlu Mustafa, Feyzi oğlu Hüseyin, Ali Kızı
Emine Dudu, Hacı Ömer Kızı Ayşe, Cin Ali’nin Mehmet, Osman oğlu Mustafa.
Yılmaz düşman saldırılarına karşı yılmadan
kahramanca altı buçuk ay savunuldu. Çeteler Saruhanlı’ya doğru geri çekilirken
Topal Hasan ve Pomak Şükrü makineli tüfekle düşmanın ilerleyişini
durdurmuş ve çetelere zaman kazandırılmıştır. Daha sonra Topal Hasan
makineli tüfeğin namlusunu alarak geri çekildi. Yılmaz’ı işgal eden düşman
Saruhanlı ile Yılmaz arasına siper kazıyor, Saruhanlı bu esnada Papazlı’dan
, Müteveli ve Karaağaçlıdan sürekli top atışına tutuluyordu. Düşmanın
top atışına karşı halk evlerinin içine sığınaklar yapmıştı. Saruhanlı
köyünün etrafı gayet ince tellerle çevrilmiş bu teller kırk adımda bir
çan takılmıştır. Düşmanın gece gelmesi halinde ayaklarına takılın çanlar
haber veriyordu. Düşmanın Saruhanlı’ya inmemesi için yedisinden yetmişine
kadar bütün halk gece ve gündüz nöbet tutuyordu.
1920 yılının Haziran ayı sonlarında
Saruhanlı’daki çeteler Akhisar müfrezesi ile irtibatlarına kaybediyorlar.
Yunanlı’lar şosenin sağ tarafından başarı kazanarak
ilerliyor,Bu sırada top atışları'da sıklaşıyordu. Saruhanlıda bir çok ev
ve camide isabet alarak yıkılmıştı. Düşman çetelerin durumunu tespit
etmek için siperlerin üzerlerinde keşif uçuşu yapıyorlar. Siperlerden uçağa
ateş açılıyordu ve uçak düşürüldü. Uçağın düştüğü yere bu gün
halk arasında Teyyare kesiti adı veriliyor. Düşman hücumunu sıklaştırdı,ve
işgalden 14 ay sonra Saruhanlı’yı ancak ele geçirebildiler .
Çeteler Saruhanlı’yı terk ettiler. Gözlet
, Hacırahmanlı’ya doğru çekiliyorlar.
Oradan Çerkez Osmaniyeye ve Kırkağaça
geçip Savaştepe üzerinden Balıkesir cephesine katılıyorlardı. Daha sonra
geri çekilen bu çetelere düşman Afyon’dan bozulup geri çekilirken onları
kovalayarak İzmir’e doğru giderken Saruhanlı’ya bir daha uğramak nasip
olundu.
Çeteler çekildikten sonra Saruhanlı’ya
giren Yunanlılar Saruhanlı’ya Karakol kurarak yerleştiler. Karakolun başında
Kara Çavuş adında biri bulunuyordu. Halka çok eziyet ediyordu. Yaşlı
kimselerden oluşan 20-25 kişi toplayarak Manisa’ya esir olarak gönderdi.
Esirler önce İzmir’e oradanda Urla’ya götürülüyorlardı, işgal edilen
yerlerde düşman birbuçuk yıl kadar kaldı. Ne varki Türk Milletinin
sinesinde bir Atatürk çıkarak İnönülerde, Sakaryalarda, Dumlupınarlarda düşmanı
kesin yenilgilere uğratıyor. 30 Ağutos l922 de düşmana Afyon cepnesinde
kesin darbe indiriliyor, mağrur düşman geldiği gibi gerisin geri kaçmaya başlıyordu.
Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir. İleri” komutası üzerine
süvarilerimiz ve piyadelerimiz düşmanı Ege Denizine doğru kovalıyordu.
İlçemizde düşmanın Afyon cephesinde
bozulduğu şöyle anlaşılmıştır; Düşman Askerleri guruplar halinde İlçemizden
Manisa istikametine doğru geçmeye başlıyorlar, burada yerli Rumlarda daha önce
yaptıkları kötülükleri hatırlayarak eşyalarını toplamaya başlıyor. O
sırada cepheden kaçan Yunan Askerleri ile dolu bir Tren Saruhanlı İstasyonunda duruyor.
Tren’den inen Yunan Askerleri İlçe
merkezini yakmak ve yağmalamak istiyorlardı. Fakat İstasyonun biraz
ilersindeki eski mezarlık mevkisine mevzilenen Yusuf Hoca, Tütüncü
Mustafa’nın Yakup, Çoban Kazım, Demirci Ali Usta Askerlerin üzerine yaylım
ateşi açtı, çatışma çıktı. Çatışma sırasında ikinci Asker Treni
geldi, onlarda çatışmaya katıldı. Çatışmada Tütüncü Mustafa’nın
Yakup, Çoban Kazım, Demirci Ali Usta şehit edildiler. Düşman askerleri
Saruhanlı içinde çeteler var korkusuyla ilçeye girmekten vazgeçtiler ancak.
Yunan askerleri çok kızdı, istasyondaki damları ve ot yığınlarını ateşe
verdiler. Aynı Trenler Yılmaz geçidine geldiğinde çetelerden ethemlerin
Ahmet, Çemiklerin Mehmet Ali, Tüysüzlerin Kara Osman, Ahmet Çavuş, Veli Dayının
Osman, Karahocanın Osman, Kirazlı Ali ve arkadaşları tarafından yaylım ateşine
tutular. Tren durmadan son hızla Manisa’ya doğru devam etti.
7 Eylül 1922 Perşembe günü ikindiye doğru
biri onbaşı iki er üç kişi Saruhanlı’ya girdi. Halka Türk Askerini büyük
bir çoşkunlukla karşıladı. Onbaşı düşmanın terk ettiği Karakola Türk
Bayrağını çekti, halk onbaşı ve erlere ikramda bulunuldu. Perşembe günü
gece yatsı vakti Osman Bey Komutasındaki süvari Alayımız geldi, bu gün
Lisenin bulunduğu alana yerleşiler. Ve böylece Saruhanlı’nın Kurtuluşunu
tamamlamış oldu.
Her yıl 7 Eylül geldiğinde davullar çalındığında
biz şehitlerimizi ,gazilerimizi hatırlar ve çocuklarımıza geçmişteki
ulusumuzun Kahramanlıklarını, o isimsiz kahramanları anlatır,hiç kimsenin
vatan topraklarına göz dikmemelerini öğüt veririz.
KAYNAK
KİŞİLER:
NURİYE’Lİ TUNALI OSMAN, İSHAKÇELEBİ’DEN
ONBAŞI AMCA, KOYUNCU DAN KARAALİNİN OĞLU HALİS, SARUHANLI’DAN AHMET
ASLAN, ALİ TEZCAN , AHMET ÖZ, MUSTAFA AYDOĞAN, TOPAL HASANIN OĞLU HASAN HÜSEYİN,
YILMAZDAN;ÇELİKLERİN MEHMET ALİ , ETHEMLERİN AHMET , HASAN DAVAZ, AHMET GÜLEÇ,
OSMAN DANACI, OSMAN KARATAY.
Şehit
ruhları aramızda dolaştıkça,şanlı bayrağımız vatan toprakları üzerinde
dalgalandıkça milletimiz ilelebet hür ve müstakil yaşayacaktır
MUSTAFA
KEMAL ATATÜRK
ŞEHİTLERİMİZ
ABACI
HÜSEYİN - HALİTPAŞA - ALİ OĞLU MUSTAFA-FEVZİ OĞLU HÜSEYİN-DEMİRCİ ALİ
USTA-ÇOBAN KAZIM-ARAP CEMAL-SALİM OĞLU MUSTAFA-ALİ KIZI EMİNE DUDU-UZUN
HASAN-TÜTÜNCÜ MUSTAFA'NIN YAKUP-KARA MUSTAFA-CİN ALİNİN MEHMET-ÖKSÜZ
MEHMED'İN OĞLU NURİ
KOMANDO
ONBAŞI MUSTAFA SONKAYA
POLİS
TALAT GENCER - POLİS YUSUF KAHRAMAN-POLİS BAYRAM ALİ KURTCU
MANİSA VE SARUHANLI'NIN UZAYDAN GÖRÜNÜŞÜ